Şeref Oğuz, cari açık konusunu obezite üzerinden açıklarken şunları söyledi:
Cari açık azalıyor. Şimdi biz bunu insan metaforu üzerine koyalım. Hani biraz daha anlaşılır olması için. Diyelim ki bir obezite var. Zayıflama iki türlü olur. Bunlardan bir tanesi perhiz yaparsın, sağlıklı beslenirsin, karbonhidratı kesersin, eylem yaparsın bu sağlıklı olanıdır. Cari açıktan da biz bu performansı bekleriz. İkinci türlü bir zayıflama var ki ona mesela Allah korusun bacağının birini kaybedersin 30 kilo gider bir anda 120 kilodan 30 kilonu gider. Yani kan kaybederek, kas kaybederek kilo değil kas kaybediyor.
Kaybettiğin zaman bu sağlıklı değil. Şu anda Türkiye’deki durum kas kaybederek. Yani cari açık veremediğimiz için biz daha fazla açılamıyoruz. Cari kapan mecburen geldiğimizden dolayı bunlardan bir başka tehlikeli gelişme var. Bu da gelir dağılımının cari açıkla ne alakası var. Gelir dağılımı ödemeler dengesindeki gelir dağılımındaki bozukluğunu orada nasıl görüyoruz?
Yatırım üzerindeki olan girdiler yerine ne artmaya başlamış. Tüketim malı ithalatı. Mesela o artışı sağlayan. Yani senin ara malı ithalatın alıyor hammadde ithalatın azalıyor. Ki bunlar ne demektir. Türkiye ekonomisi biliyorsun 100 birim ihracat yapabilmek için 60 70 birim ithalat yapmak zorunda. Ne alıyoruz? Hammaddeyi yarı mamulü işleyip satıyoruz. Türkiye bununla beraber hayatta kalıyor ekonomisi hayatta kalıyor.
YÜZDE 17’LERİ BULAN BİR TÜKETİM İTHALATI VAR
Türkiye’de artan tüketim malı ithalatına dikkat çeken Şeref Oğuz, “Ama biz başka bir şey daha yaptık %17’ler bulan tüketim malı ithalatı var. Tüketim malı ithalatı nedir? Sadece tüketiyorsun üretime dönmüyor. Tekstil ülkesinde mesela ne almak gibi takım elbise ithalatının patlaması gibi. Ayakkabıda dış açık vermeye başladık mesela. Ayakkabı dış açık verir mi kardeşim. Sen ayakkabı ülkesinin üstelik bununla ilgili olarak ayakkabı yan sanayi olsun vesaire Türkiye’de gelişmiş durumda. Peki ne demektir bu. Benim param var ki harcıyorum kardeşim. Demek ki içimizde bir Belçika yaşıyor. Bunlar fert başına milli gelirleri 60.000 50.000 dolar düzeyinde olan bir grup var. Bu arkadaşlar hani TÜİK ağzıyla söylersek gelir dağılımındaki en zengin %20’nin gelirin yarısından fazlasını aldığı bir ortamda bu 17-20 milyon kişi arasındaki insanlar için her şey mümkün.” diyerek sözlerini sonlandırdı