Merkez Bankası’nın rezervlerinin rekor seviyelere ulaşmasının farklı sebep ve sonuçları olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Emre Alkin, yaşananların perde arkasını şöyle anlattı:
2023 yılının Haziran ayında göreve başladıktan sonra ekonomi yönetimi birkaç tane önemli hata yaptı. Bunlardan en önemlisi faizleri yükseltirken çok yavaş yükseltmek. Ardından da dövizin hızlı yükselmesini görüp çekinip bu sefer de döviz kurlarını tutacak işte ona ayar verecek bir yaklaşımın içine girmiş olmalarıydı. Bunu nasıl yaptılar? Aslında 2018 yılında ondan sonra herkesin gelen ve aslında yapmasak daha iyi olur dediği bir olayı devam ettiriyorlar. Nedir bu? Türk lirasını bir kere açığa satış yasağı var yurt dışında. Türk lirasına karşı pozisyon almak çok mümkün değil. Dolayısıyla döviz kurlarının serbest bir mantıkta dalgalanmadığını Türk Lirası açısından size söylemek istiyorum. Bunun haricinde miktar kısıtlamaları geldi. Bunun haricinde çeşitli baskıcı uygulamalar geldi. Yani döviz kullanılmasın. Aman kimse döviz almasın. Döviz olan kredi verilmesin vesaire gibi bir süre üst üste.
MERKEZ BANKASI SABİT TUTUYOR
Tamamen Döviz kurlarını piyasadan koparan davranışlar yaşandı. Bunun neticesinde neyi icat ettik. Dalgalanmayan Türk Lirası adlı sanat eserini. Mesela Amerikan doları karşısında dalgalanan para birimleri var ama Türk Lirası hiç dalgalanmıyor. Böyle adım adım ufak ondan sonra yukarı gidiyor veya Merkez Bankası müdahale ederek onu sabit tutuyor. Böyle ilginç bir durum.
Bu arada Merkez Bankası’nın rezervlerinin rekor seviyeye ulaşmasından dolayı da sevinç çığlığı atan bazı tanıdıklarımız da var. Biz de yiyoruz ki ya neden bu hani sevinç çığlığını atıyorsunuz. Neden bu kadar hani memnunsunuz. Yani Merkez Bankası’nın işte rekor döviz rezervi olması sizi niye bu kadar sevindiriyor. Yani bakınca ben bir rekor görmüyorum. Hani bugüne kadar en yüksek döviz rezervi varmış gibi gözükse de biz çok iyi hatırlıyoruz. 128 milyar dolar satıldı. 206 milyar dolar satıldı. Bizzat Mehmet Şimşek zamanında hala devam eden bir şekilde 50 milyar doların üzerinde piyasaya döviz satıldı ki hani döviz yükselmesin diye.
Dolayısıyla hangi döviz rakamı acaba hangi döviz seviyesi insanları tatmin eder ben onu çok bilemiyorum. Ama yani rekor dedikleri zaman da beni gülme basıyor. Hatta yeni bir şey de çıktı. Merkez Bankası döviz almazsa döviz düşer. Yani ben bunu mesela çok enteresan karşılıyorum. Merkez Bankası aslında döviz rezervini mecburen yapıyor. Aslında ihracatçılar çok üzülüyor. O yüzden döviz kurları aşağı düştüğü için ihracatçı zarar ediyor. Merkez Bankası da ihracatçıları kurtarmak için döviz alıyor gibi bir intiba yaratılıyor.
DÖVİZİ KONTROL ETMEYE ÇALIŞIYOR
Hiç alakası yok yani arkadaşlar. Hiçbir alakası yok uzaktan yakından. Tamamen Merkez Bankası dövizi kontrol etmeye çalışıyor ve dövizin yükseleceğini bildiği için bu seviyeleri ucuz olarak düşünüyor. Ve gelecekte dövizde bir atak yaşanırsa o şu an yaptığı rezervi bir cephane gibi kullanıp ondan sonra dövizin hızla yükselmesini önlemek istiyor. Bu kadar basit. Bunu neyle kanıtladı. Geçen hafta kanıtladı. Geçen hafta biliyorsunuz TUSİAD ile alakalı gelişmelerden sonra ciddi bir döviz çıkışı gerçekleşti. Ve Merkez Bankası’nın aslında geriye dönüp bakıldığında sadece bir günde 5 milyar dolarlık satışı değil 10 gün içerisinde 10 milyar dolarlık bir satış yaptığını görüyoruz. Yani öyle rekor rezerv derken bir anda 10 milyar doların eksildiğini görüyoruz.
Aslında bu rezervin Carry trade yapanların kazançlarının devam edeceğine bir garanti vermek için yapıldığını dolayısıyla kesin kez dövizin düşmemesi için böyle bir rezerv yapılma işleminin olmadığını ben anlatmaya çalışıyorum. Çünkü sıkıntı var. Sıkıntı şu döviz kuru uzun süre sakin seyretmesi sebebiyle yani Merkez Bankası’nın zoruyla ve insanların artık döviz işleminden bunalım geçirmesiyle… Herkes dedi ki ya biz TL kredi bulamıyoruz bari biz döviz kredisi alalım dediler. Ve tekrar söylüyorum bu ekonomi yönetiminin göreve geldiği zamana kadar 170 milyar dolardan 125 milyar dolara kadar düşmüş.